31 Aralık 2013 Salı

Yılbaşı Sofralarınıza İlham Gelsin

Siz de bu yılbaşında sofra düzenlemeye çok mu üşendiniz ben gibi yada nasılsa misafir yok aman ne gerek var mı diyorsunuz.Öyleyse bir de şu sofralara bakın belki şevkiniz gelir :)


Bu sofra geçen seneki yılbaşı soframızdı.Ama geçen yıl annem,kardeşim ve kuzenlerim de vardı.Üstelik evdeydim;şimdi ise işyerimde...Yani bu şu anlama geliyor;yemek bulursak ona da şükür sofra da neymiş :)
Buradaki tariflerin çoğunu Yemekbahane blogunda görüp heveslenmiştim.Çam ağacı şeklinde olan patates püresi.Üzerini çeri domates,zeytin ve maydonoz dallarıyla süslemiştim.Köfteler de mitite köfte.Üzerine süs olarak çam ağacı şeklinde milföy hamurlarını kürdanla süsledim.Lolipop sosisler de sosisin etrafına milföy hamuru kaplanarak çubuğa takılıp pişiriliyor.Kurabiye şeker hamurlu dilek kurabiyesi şeklinde hazırladım.Kurabiye tarifine buradan  bakabilirsiniz.Pasta tarifi de burada


Bu kurabiyeleri ev hediyesi olarak bir arkadaşa hazırlamıştım ama bugün için de çok uygun.


Birkaç iştah açıcı sofra fotoğrafı paylaşacağım sizinle.Belki akşam için sizi harekete geçirir.Gerçi bunlar bizim özel gün sofralarımız değil.Deliye hergün bayram misali ara sıra içimden detaylı bir sofra hazırlamak gelir.

Pizza tarifine buradan,yalancı kumpir tarifine de buradan ulaşabilirsiniz.Ve şiddetle tavsiye ederim.Biz uzun zamandır dışarıda pizza ve kumpir yemiyoruz :)


Bu da geçen günkü balık keyfimizden.Bizde eşim hazırlar balığı ben de o rahatlıkla sofrayı düzeyim dedim.Peçetelerin kayık şeklinde katlanmasını da Kocam Bana Topaç Der blogunda görmüştüm,çok hoşuma gitmişti.


Biraz da kahvaltı sofralarına gelelim.Belki aramızda geç kalkacak şanslılar vardır,onlar güzel bir sofra hazırlamak isterler.Bizim için durum pek değişmeyecek malum Paşama yeniyıl işlemez.Sabah körü kalkarız gene.Bu da geçen yıl annemlere hazırladığım sürprizli kahvaltıydı.


Fırında müthiş patates tarifleri burada.
Kaşarlı muffinler de favorilerimden,onun tarifi de burada
Krem şantili kurabiyelerse kesinlikle kurtarıcı hem hazırlaması basit hem de leziz.Tarifi ise burada


Sofrada bir çiçek nasıl da farklılık yaratıyor değil mi?O zaman yeni yılda soframızdan çiçek eksilmesin inşallah :) Mini çörekotlu poğaçalar da hazırlaması biraz uğraştırsa da yemesi keyifli.Tarifi burada
Paşam için hazırlanan özel poğaçanın tarifine de buradan ulaşabilirsiniz.


Sofranızdan mutluluk,huzur ve sohbetler eksik olmasın...Hepinize musmutlu,sağlıklı ve keyifli bir yıl diliyorum :)

Artık instagram hesabım da var.Bu tip daha kişisel paylaşımları oradan yapacağım artık.Takip etmek isterseniz

30 Aralık 2013 Pazartesi

Yılbaşı Ağacından Çiçek Düzenleme

Yılbaşı ağacı süslemek benim çok hoşuma gidiyor.Eskiden annem de sinir olduğundan alamamıştım ta ki yanlız yaşamaya başlayana kadar.Son 4-5 yıldır da süsleyip ışıkları kapatıp izlemek çok hoşuma gidiyordu.Bu sene de Paşama aktivite olsun istedim beraber şömine ateşinde romantik romantik ağaç süsledik :)


Haşin haşin ağacımızı süslerken ağaç elimizde kaldı :) Ben de onu sürekli kullanabileceğim bir obje haline dönüştürmeye karar verdim.Geçem gün canım dostum bana çiçek yollamıştı ve vazosuna bayılmıştım.O vazoyu kullandım ve artık minik bir çam ağacım var.


Hazır çiçek süsleme işine girmişken annemlerin çiçek gönderdiği kavanoz da gözüme çarptı.Evde uzun saplı beyaz güller vardı.Onları da kısaltıp başka bir çiçek kolajına sahip oldum.


Çiçek gibi bir yıl geçirmemiz dileğiyle...

27 Aralık 2013 Cuma

Atıştırmalık Oyunlar

İşe başladığımdan beri bir türlü düzene sokamadım hayatımızı.Zaten bu yeni düzeni kurmak zorken bir de üstüne hastalık yakamıza yapıştı.Geçen haftayı evde hasta geçirdik Paşamla.İllet bir hastalıkmış.Viral enfeksiyon dedi doktor ama ne enfeksiyon!Acile 40 derece ateşle gittik ve 4 gün boyunca ateş devam etti.Bir haftayı geride bıraktık ama öksürük ve huysuzluk hala devam ediyor.Bu kadar süre evdeyken de hazırlaması basit,keyifli oyunlar bulmak gerekti.Belki biraz daha genişletebilirdik oyunları ama çoğu zamanı tv karşısında yatarak geçirdik zamanı oğluşumla.


En eğlenceli oyunumuzdan başlayalım.Bu oyunu Sevgili Gamze'nin blogunda görmüştüm.Kağıt bir bardağın dibini kesip,ucu kesilmiş balonu geçiriyoruz gergince.Sonra başlasın pom pom savaşları.Biz ailecek çok keyif aldık hatta bir bardak yetmedi ikinciyi de yaptık.
 

Bu örümcek ağını da çok sevdi Paşam.Grafon kağıtlarını kesi duvardan duvara yapıştırdım.Tabi Paşam görünce tam anlayamadı ne yapacağını ben de gösterdim.Bir iki tur attıktan sonra büyük bir zevkle kopardı hepsini.


Bardak devirme oyununu da sevgili arkadaşım Tuğba'nın blogunda görmüştüm.Gerçi sadece tek kule yapma şansım oldu;bir daha fırsat vermedi Paşam ama kendince uzun zaman geçirdi bardaklarla.


Bu da son uydurmasyon oyunumuz.Bu yağ sızlatmaz kendi işlevi dışında çok iş görür oldu.Geçen gün de balonlarla oynamıştık.Bu sefer de grafon kağıtlarını uzunlu kısalı kesip yapıştırdım.Fotoğrafta görüldüğü üzere elimizde aparatla bir o tarafa bir bu tarafa çılgınca koşturuyoruz.

Diğer bir oyunumuz da doktorculuk.Zaten sürekli doktorda olduğumuz bu günlerde evdeki doktor takımımızla sürekli iğne yaptık,kalp atışı dinledik,burun spreyi sıktık.Ama kuzum o kadar bezmiş ki oyunda bile kendisine iğne yapılmasına falan müsade etmedi.

25 Aralık 2013 Çarşamba

Yılbaşı Çekilişimin Sonucu

Merhaba arkadaşlar :)
Yeni gelen arkadaşlarım hoşgelmiş sefalar getirmiş :)
Ne umdunuz ne buldunuz bilemiyorum ama umarım bizi sevmişsinizdir.Çekilişleri bu yüzden seviyorum yeni bloglar keşfetmenizi sağlıyor,bazen de güzel dostluklara sebep olabiliyor.Ben de bu çekiliş sayesinde pek çok blogla tanışmış oldum.

Şimdi gelelim sadede...Lafı uzatmayayım ve kazananı açıklayayım.
Toplamda 170 kişi civarı katılım oldu.Artı haklarla beraber toplam 363 hakla çekilişi yaptık.
Aslında çekilişi videoya da çektim ama telefondan atamadım bir türlü ve uzatmayayım artık dedim.


Vee kazanan Ece Naz ( Ecenaz...Pamuk Şekerim )

Tebrik ederim kendisini.Mail atıyorum kendisine ve bize dönmesini bekliyorum.Eğer cuma akşamına kadar dönüş yapılmazsa çekiliş tekrarlanacaktır.

ORIFLAME TILSIMI'na  canım dostuma çok teşekkür ederim katkıları için :)

Herkese şimdiden mutlu yıllar dilerim.Şansınız açık olsun tabi benimki de bu ara ben de hiç kazanamıyorum :)








19 Aralık 2013 Perşembe

Bir Taşla Dört Kuş - Koku Taşları

Bir etkinlik ancak bu kadar verimli geçebilirdi.Haftasonu hem Paşamla beraber vakit geçirmek hem de kayınvalidemler gitmeden onlarla hediye göndermek istiyordum.Aylarca karbonat arayıp bulamadıktan sonra hazır bulmuşken fırsatı kaçırmadım.


Öncelikle tarifi vermek istiyorum.Önce kaydettiğim site kapanmış bir panikledim ama aynı verilere buradan  da ulaştım.
MALZEMELER
2 kap un
1 kap karbonat
1 kap tuz
0,75 kap sıcak su (az gelirse yavaş yavaş ilave edilecek)
5 ml lavanta/portakal esansiyel yağ
Gıda boyası

Hazırlanışı : Tüm malzemeleri kıvama gelene kadar yoğuruyorsunuz.Benim tarife göre biraz daha su ilave etmem gerekti.Şekil verip kurutmak için de bir tepsiye dizip arada çevirerek
2 günde kuruttum.


Sonra başlasın eğlence!Çok şaşırtıcı biçimde Paşam 2 saate yakın sandalyesinde hamurla oynadı.Hatta ben sıkıldım onu babannesiyle bıraktım kaçtım bile bir ara :) Hamurun bir kısmını ona verdim karşısına da ben geçtim beraber merdaneyle hamur açıp kalıplarla şekil verdik.Sanırım benimle beraber aynı şeyleri yapmak onun hoşuna gitti.


Paşam hamuruyla oynarken ben de eltime minik bir hediye hazırlıyordum.Aslında güzel bir kutu ayarlayıp onu da süsledim ama unutmuşum fotoğraf çekmeyi.Delikli yerlere de kurdela bağladım.Bir ölçü hamurdan bayağı çok çıktığı için biraz da bana kaldı :)


Bir hamurla bu kadar şey yapabileceğimizi ben de düşünmemiştim.Benim en sevdiğim de bu oldu.Paşamın mis kokulu el izi :)


18 Aralık 2013 Çarşamba

Yorgun Babadan Otoyol

Babamız aktivitelere katılmıyor diye üzülmeyin.Bu tişört sayesinde sizin gözünüzde baba,pasif görünsede çocuk açısından hayli aktif olarak algılanacaktır.Bu fikri pintereste görmüştüm ama maalesef kaynağını kaydetmemişim.Hazır dün evdeydik ve babamız da telefonda hasta olduğunu söyleyince bunu yapmak aklıma geldi.Zaten Paşam da hastaydı,belki dedim biraz keyfi yerine gelir.


Yapılışı ise çok basit ihtiyacınız olan tek şey kumaş kalemleri.Ben uzun zaman önce almıştım belki Paşama tişört hazırlarım diye ama fırsat olmamıştı bir türlü.Ben kırtasiyeden Milan marka almıştım araştırmadan yani bilmiyorum iyi midir kötü müdür.Markadan markaya farketmekle birlikte uygulamadan sonra tersten ütü gerektiyor.Herhangi bir şablon da yok doğaçlama boyadım tişörtü.


Akşam Paşa hasta,baba hasta dedim size sürprizim var.Tişörtü giyip uzandı eşim,Doruk da üzerinde araba kullandı.Sen sağ ben selamet :) Gerçi her ikisi de hayli keyifsiz olduklarından çok uzun sürmedi etkinlik.


Çizim tamamen sizin hayal gücünüze kalmış.Aslında ben de daha detaylı çizim yapabilirdim ama bu da yetti bize.En azından farklı şeyler eklemek üzerinde konuşabilmemizi sağladı.Hatta şu anda da benim üzerimde tişört :)



17 Aralık 2013 Salı

Kartondan Katlı Otoparkımız

Facebookta anne-çocuk etkinlik gruplarında çokça gördüm benzer projelerden ve uygun zamanı bekledim Paşama hazırlamak için.İlk defa bir etkinliği hazırlarken birinden yardım aldım.Yahu ne güzel oluyormuş kısa süre ve gazla tamamlanıyormuş etkinlik.


Önce kartonları toplayıp uygun ölçülerde kesip biçtim.Rampaları kolay kopmasın diye aynı kartondan kestim.Evde bulduğum karton ve elişi kağıtlarıyla kapladım bir güzel.Aralardaki de tuvalet kağıdı rulosu,onları da elişi kağıdıyla kapladık.Birleştirme için sıcak silikon kullandım.Hepsi bu :)


Paşamın geçen haftasonu ne kadar mutsuz olduğundan bir önceki yazımda bahsetmiştim.Uyandıktan sonra otoparkını gören Paşam birden gülümsemeye başladı.Çok hoşuna gitti.


Beni en sevindiren yanlarından biri de artık yaptığım oyuncakları parçalamaması.Tabi ki biraz zarar görüyor ama temel sağlam kalıyor.Otoparkımız da Paşamın odasındaki yerini aldı ara ara oynanmak üzere.

16 Aralık 2013 Pazartesi

Haftasonu Aktivitelerimiz ve Dört Teker

Bayağı gecikmeli post paylaşabiliyorum artık.Bir türlü fırsat bulamıyorum bu iş beni fena bozdu :) Belki sadece işten değildir bu ara kara bulutlar var üzerimizde.Son beş gündür hergün bir olay.Bazılarından bahsedebilirim burada.Yüksek voltajdan dolayı buzdolabı,telsiz telefon ve modemimiz bozuldu.Üstüne dün akşam düdüklü tencere patladı.Allah'a şükür biz mutfakta değildik ama mutfak fenalarda yer,gök salça :) Bir de gece Paşamın ateşi çıkmaz mı gene...Arada bir iki de kişisel olaylar;oldu sana kabus haftası.Başımızdan bir tuz çevirsek iyi olacak galiba.

Bu paylaşım da geçen haftasonu yaptıklarımızdan.Öncelikle dedemizin Doruk'a hediye yaptığı ahşap arabamızı göstermek istedim.Bartın'da bu yöresel oyuncağa dört teker deniyormuş.Aslında ev için pek uygun değil çünkü tekerlekler çok ses yapıyor.Gerçi onun çözümü de var lastikle kaplanabilir tekerlekler.Ama ben bu oyuncağı görünce Paşamın biraz daha büyüyüp yokuştan aşağı bununla kendini saldığını hayal ettim.


İlk geldiğinde yan ve arkalıkları yoktu,baktı ki Paşam kayıyor sürerken Babam de gidip mobilyacıda kestirmiş o parçaları.Şimdilik ardiyeye koyduk ara sıra çıkarıp halı üzerinde sürüyoruz.Paşamın yengesi de oğluşuma bu tahta kuleleri göndermiş,onları da tavsiye ederiz fotoğrafta da görüleceği üzere bayıldı onlara.


Geçen haftasonu da pek tadı yoktu oğluşun ben de keyiflendirebilmek için Meraklı Minik dergisinde gördüğüm muzdan uçağı yaptım,gerçi çok çirkin oldu.Zaten Paşamı da pek keyiflendiremedi.Baktım keyif gelmiyor sevgili Özlem'in blogunda gördüğüm balondan köpek yapmaya karar verdim.Bu da maaile şebeklik eşliğinde oynamamıza rağmen pek sonuç vermedi.Meğer uykusu varmış Paşamın.



13 Aralık 2013 Cuma

Aktivite Panosu ( Activity Board )

Gene uzun süredir yazamadım.Aslında o kadar çok yazım birikti ki ama bir türlü pc başına geçip yazacak kafayı toplayamadım kendimde.Ben de en son yaptığımızdan başlayıp yazmaya karar verdim.Çünkü oğluşum bayıldı buna.Hiçbirşeyle bu kadar uzun vakit geçirmemişti sanırım.Aktivite panosunu ilk kez Etka'ca da gördüm ve bunun üzerine yabancı bloglarda da araştırma yaptım.Bunu yapmak nicedir aklımdaydı ama artık bunu da yanlız yapamazdım.Babamıza yalvarıp duruyor ve sürekli öteleniyordum :) Sonunda dedemiz geldi de nazımız geçti.Sağolsun bayağı mesai harcadı bu iş için.


Ben kayınbabama nasıl bir şey yapmak istediğimi anlattım,kaydettiğim birkaç fotoğrafı gösterdim,üstüne de evde kullanabileceğimiz malzemeleri verdim ve gerisini onun ellerine bıraktım.Evde böyle bir tahtamız olmadığı için bir mobilyacının atılacakları arasından parçaları almış.Bir de nalburda bulabildiği değişik malzemeleri toplamış.


Babam kabasını bitirdikten sonra ben süsleme olayına girdim.Ayna,araba ve köpek stickerları silikonla yapıştırdım.Meşhur ıslak mendil kapakları burada da yerini buldu.Bir nevi aile ağacı oldu.Kapakların altına bizim,anane ve teyze ile babanne ve dedemizin fotoğraflarını yapıştırdım ki Doruk bayıldı bu kısma.Kapakların üstüne farklı renk ve şekillerde evayı kesip silikonla yapıştırdım.Kullandığımız bazı malzemeler;çocuk güvenlik kilidi,kırık araba tekeri,yürütecin kırılmış parçası,somonlar,şöniller,gene kırılmış bir oyuncaktan kalan zil,asma kilit,anahtar,anahtarlık,askı,sayı treni oyuncağımızın sayıları,boncuklar,şu adını bilmediğim renkli oyuncak...


Teknik kısımlar tamamen babama ait olduğu için fazla detay veremeyeceğim ama zaten bu işlere yatkın biri fotoğrafa bakınca anlar nasıl yapıldığını.Ortadaki müzikli kısım bizim kırık davulun
parçalarından meydana geldi.Sanırım en çok da bu yordu dedemizi.Müzik kısmı çalışıyordu ve o kısmı hiç bozmadan buraya aktardı.


Paşam ilk önce sayılarla ilgilendi.Kendince çok tatlı sayıyor onları :)


Sonra müziği keşfetti ve oyun süresinde müzik her sustuğunda yeniden başlattı :)


Kapakların altından bizim fotoğrafımızın çıkması onu çok şaşırttı ve çok hoşuna gitti.Biraz da hafıza oyunu gibi oldu kapaklar kapalıyken kimin nerede olduğunu bir kez baktıktan sonra bulur oldu.


Sıra geldi somonlora ve şönillere...Somon koymak süper bir fikirmiş onu anladık.Başlangıçta civata da koymuştuk ama her ihtimale karşı onları çıkardım.


Güvenlik kilidi için büyümüş Paşam çok rahatlıkla açıp kapattı onu da :) En sinir olduğu asma kilit oldu kavga etti resmen onunla istediği gibi açıp kapatamayınca.

Rahat 2 saat başında geçirdikten sonra zayiatı sorarsanız sadece aynalı fili söktü ki o da tekrar yapışır hiç önemli değil.

Karşılıklı en çok keyif aldığımız aktivilerden biri oldu ve olmaya da devam edecek gibi görünüyor.O zaman haydi babaların,dedelerin ellerini öpmeye :))

6 Aralık 2013 Cuma

Kreş Seçimi ve Kreşe Alışma Süreci

Bu yazıyı yazmak ne zamandır aklımda ama bir türlü kafayı toplayıp yazmaya fırsat bulamadım.Malumunuz Paşamın kreş macerası 2-3 aydır gündemimizde olan bir konu.Şu an artık tam gün sorunsuz kreşe devam ediyor.Ben kreş arayışı ve adaptasyon sürecinde bu konuda deneyimli annelerin yazılarına çok ihtiyaç duymuş ancak fazla kaynağa ulaşamamıştım.Çünkü bu süreçte insanın içini rahatlatacak bir söze bile öyle çok ihtiyacı oluyor ki...

Öncelikle kreş seçimiyle ilgili deneyimlerimi paylaşmak isterim.İlk kreş görüşmesine gidene dek kafamda süslü püslü hayallerim vardı.Yok montessori,gems,waldolf;yok organik mutfak,şekersiz gıda,yok efendim 3 çocuğa bir bakıcı vs vs.Hatta görüşme yapmayı planladığım 10'a yakın kreş varken dedim kafam karışır ben de bir şablon hazırlayayım kağıt üzerinde notlar alayım.Yaklaşık 3.görüşmeden sonra bir yerlerimle güler buldum kendimi kendi hallerime!İlk görüşmem sanki kreşle değil de kendime iş arıyormuşum gibi bir soğuklukta geçti ve denenme sürecine giremeden elendi.2. ve 3. görüşmem daha olumlu geçmiş ve bu kreşleri denemeye karar vermiştim.Normalde deneme sürecini her kreş benimsemiyormuş ama bizim burada her kreş bunu kabul ediyor yada kendi teklif ediyor.İlk kreşe bir hafta boyunca oyun saatlerinde gidecektik.Denemeler yaz dönemine geldiğinden ve burada saçma bir şekilde yazın bütün grupları birleştirdiklerinden,her yaş grubundan çocuk vardı aynı sınıfta.İlk gün bismillah bizimki çokokremle tanışmış benim haberim bile yok tabi,bir de üstüne düşmüş kaşını çarpmış ve morarmış.Olur dedik öyle kazalar 2.gün tekrar geldik ki bu sefer çocuğumdan akan kanları görmem mi?Bu sefer de masaya çarpmış ve dudağı patlamış.Hadi bu da olabilir desem de içim kaldırmadı tabi.Hadi kaza oldu o sırada kreşte bir yetkili bile yok;ben olmasam çocuğu hastaneye bile götürmeyecekler.Her ne kadar oradaki öğretmen 3.bir şans istese de sen olsan verir miydin deyip o kreşten de vazgeçtik.

Zaten birçok kreşten bu grupların birleşik olması yüzünden vazgeçtim.Sonuçta 1,5-2 yaşındaki bir çocukla 5 yaşındaki bir çocuğu aynı anda nasıl zaptedebilecekler?

Tek bir kreşte yemek hususunda biraz hassasiyet görsem de orada da öğretmenlerin ilgisiz tavırları beni soğutmuştu.Bu arada Hatay'da kreş menüsü Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü tarafından hazırlanıyor ve her kreşin buna uyması zorunlu.Benim başlarda bilmediğim daha sonra öğrendiğim şey işe 0-2 yaş grubunda bu menünün zorunlu olmayışıydı.Ama maalesef fiyat politikaları yüzünden o gruba da aynı menü uygulanıyor.Aslında sadece fiyat diyecemeyeceğim ama müthiş bir bilinçsizlik mi vurdumduymazlık mı adını siz koyun artık yemek listesine hiç önem verilmiyor.Çocuğum çokokrem,paketli gıda,hazır meyve suları,şeker,kızartma,hatta şarküteri ( ki hala vermedik tek koruyabildiğimiz bu ) ile kreşte tanıştı!

Neyse sürece geri döneyim.Diğer kreş denememiz ilk gün oracıkta bitti.Allı pullu sözlerle ne vaatler veren kreş sabah oyun saatinde başlarında sadece 1 öğretmenle dış bahçeye çıkarıldı.Ve bu kreşin dış kapısı sadece süs mahiyetinde direk ana caddeye açılıyor.Böyle bir ortamda yaklaşık 10 dakika çocukların başında kimse yoktu beni saymazsan.Neyse dedim biraz daha gözlemleyeyim ve durdukça basiretim iyice bağlandı.Yeni başlayan çocuklar ağlaşıp duruyor,içeri girip çıkanlar Allah vere,üstüne tam 1 saati geçkindir ağlayan çocuğun annesiyle görüşen öğretmen sorun yok biraz ağladı geçti diyordu.Orada bırakın o kreşten vazgeçmeyi bir süre kreş işinden vazgeçtim ve bu görüşme ara ara ağlama nöbetlerine yol açtı bende.

Kısa bir ara verip tekrar düştük yollara.Bu sefer biraz daha küçük bir kreş buldum.Müdüresi ve oradaki bakıcı kadın çok ilgili ve her hallerinden çocukların onları,onların da çocukları çok sevdikleri belliydi.Orada da saat konusunda problem yaşadık.Biz Paşayı 6'da alabilecekken onlar bekleyemiyordu o saate ve böylece deneme sürecine de giremedik.

Bu süreçte en büyük faydayı anlaşılacağı üzere deneme süreçlerinden gördüm.İmkan varsa bu seçenek muhakkak kullanılmalı.

Şimdi başladığımız kreşin de çok tesadüf bir şekilde yolda tabelasını gördüm.Zaten beni önce sahibesi çekti.Kreş krikerlerim bir bir azalmıştı artık tek beklentim çocuğumu sevip onunla ilgilenebilecek bir yuvaydı.Kreş görüşmelerinden kazandığım en büyük deneyim şu oldu:Kreşin başında kreşe hakim bir sahibi yada müdürü olmasıydı.Çünkü kuralları belli olan bir yerde fazla esneme olmuyordu,beklentileriniz olağan sınırlarda karşılanabiliyordu.Zaten sahibi belli bir disiplinde çalışınca öğretmenlerini de o titizlikle seçiyordu.Özellikle kreşin en anaç öğretmeni 0-2 yaş grubunda ve daha çok cici annelik yapıyordu çocuklara.Tek anlaşamadığımız konu yemek konusu oldu ki bu durum diğer velilerin de desteğiyle çözülebilecek bir sorunken bizim kadar kimse rahatsız değil :(



Kreşe alışma süresini çok uzun bir zaman yaydık ve o kadar isabetli bir karar vermişiz ki bunu şimdi daha net görebiliyorum.Bir çocuğu pat diye hiç tanımadığı bir ortama bütün gün bırakmak çok zorlayıcı ve çocuğu da soğutabilecek bir tavır.Onun yerine oyun grubu gibi başlayıp yavaş yavaş süreyi arttırmak çocuk tarafından da kabul edilebilir bir tavır halini alıyor.Biz neredeyse 2 hafta günde ortalama 2 saat gittik.Sadece oyun oynuyor yemek saatinde yemek teklif ediliyor ama bizimki reddediyordu.Doruk bilmese de ben orada onu bekliyordum hem anında müdahale edebilmek hem de kreşi değerlendirebilmek için.Bu süreç çok işimize yaradı çünkü kreşi içime sindirebilmişti.Yaklaşık 2 hafta sadece sabahları yarım güne başlattık.İlk hafta biraz sıkıntılı ve mutsuzdu kreşte ama 4.gününde ilk yemeğini yemiş ve 5.gününde gülümsemeye başlamıştı.Yani doğru yollaydık alışıyordu.Bu süreden sonra öğretmenimizin de olur vermesiyle tam güne geçmeye karar verdik.Paşam sallanarak uyumasına karşın daha ilk gününde kendi kendine uyumaya başlamıştı.Sıkıntı olmamasına rağmen akşamı beklemeden bir hafta boyunca saat 4 gibi aldım çıkışları.En sonunda da normal çıkış saatimize kadar çektik ve sorun yaşamadığımızı gördüğümüzde ben işe başladım.

Bizim için bu süreçte en önemli şey zamanı doğru kullanmak ve bol bol telkin oldu.Sürekli Doruk ile bu süreci konuştuk,onun bize anlatmasını sağladık (Tabiki kendi dilinde biz pek anlamadık :) )

Tam güne geçince biraz huysuzluk illa ki oluyor ama bunun size karşı mı kreşe karşı mı olduğu çok önemli bence.Paşam kreşte mutlu ama bize karşı huysuz.Bu da doğru yolda olduğumuzun işaretlerinden.Yavaş yavaş bize karşı huysuzluğu da azalıyor.

Ama ne olursa olsun bir bebeğin yanı annesinin sıcak kucağı!İmkan varsa minimum 3 yaşında kreşe başlamalı çocuk.Ama 2 yaşından sonra da artık sadece bizimle sıkıldıkları bir gerçek.Bu durumlarda da oyun grupları kurtarıcı.İlla paralı bir grup oluşturmak şart değil bir kaç arkadaşınızla buluşup bu ortamı evde bile sağlayabilirsiniz.

Herşeye rağmen kreş seçiminde en önemlisi kendi iç sesiniz...O size doğru yolu gösterecektir.


2 Aralık 2013 Pazartesi

Balondan Yüzler ve Balıklar

Geçen hafta işe başladım,üzerine benim ve Paşamın hastalığı,kreş tripleri(annenin ayrı oğulun ayrı),misafirler derken uzak kaldım buralardan.Şöyle bir bakıp çıkacak vakti anca buldum ama inşallah düzen oturttunca yeni hayatımıza,bloga da daha fazla mesai harcayabileceğim.

Zaten geçen haftayı hayli gergin geçirdim.Paşamın hastalık ve kreş tripleri birleşip bizi bir kaosa sürükledi resmen.Uykusuz,huysuz,mutsuz bir hafta.Üstüne takip ettiğim blogger arkadaşlarımın sürekli yayımladıkları etkinlikler.Onlara bakıp maalesef iç çeker oldum.Ben oğlumdan uzakta bir gün geçiriyor,bırak etkinlik yapmayı onun ne yaptığından habersiz yaşıyordum.Ben de haftasonu basit bile olsa birşey yapmaya karar verdim.Facebookta severek takip ettiğim bu sayfada gördüğüm balonlarda karar kıldım.


Balonların içini oyun hamuruyla doldurup sıkıca bağladım.Ne güzel yazdım bir cümlecikte ama canım çıktı o hamurları balonları içine sokana kadar.En sonunda huni geldi aklıma.Huniye doldurup içine de çubuk yardımıyla iteledim hamurları.İşin zor kısmın atlatınca da cd kalemini alıp çizim faslına geçtik.Yavaş yavaş duygu aktivitelerine başlayalım bahaneyle dedim.


Doruk da sürprizleri özlemiş balonları görünce ba baa (evet hala kelimeleri tam söyleyemiyoruz) diye sevinç naraları attı.Fotoğrafta şekilden şekile giren Paşa halleri.İlk fotoğraf şaşkın Doruk,ikinci de hııı diye parmak sallayıp kızan Doruk.Balonların ifadeleri hakkında konuşma kısmı faydalı geçit anlayacağınız.

Ama hasta ve asabi Paşamın balonu parçalaması çok da uzun sürmedi.İki balonu anca kurtarabildim elinden.

Konu balon aktivitelerine gelince aylar önce yaptığımız ve bir türlü paylaşamadığım akvaryumdaki balıklar oyununu da paylaşayım.Bunu da sevgili Fatma'nın blogunda görmüş hemen yapmıştım hevesle.


1lt yada 5lt şişeye su doldurulup mavi gıda boyası yada sulu boya ile renklendirilir.Su balonları da az şişirilip bağlanır.Hatta bazıları batsın istiyorsanız suyla da doldurabilirsiniz.Oynar gözleri de silikon yada yapıştırıcıyla yapıştırıp cd kalemi yada ojeyle yüzlerini çizebilirsiniz.Tek dezavantajı çocuğun balıkları ısrarla eline almak istemesidir.Bu durumda haydiii şişeyi kesip balıkları eline verip kurtulabilirsiniz :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...